Dünya genelinde yükselen sıcaklıklar, yalnızca çevre ve ekonomi üzerinde değil, insan sağlığı üzerinde de derin etkiler yaratıyor.
Yeni araştırmalara göre, iklim değişikliğine bağlı sıcak hava dalgaları, gebelik sürecini ve doğum sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor.
Bilim insanları, özellikle uzun süren sıcak dönemlerde erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskinin belirgin şekilde arttığını bildiriyor.
Araştırmalar, 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalan hamile kadınlarda erken doğum riskinin %15’e kadar arttığını gösteriyor.
Bu durum, annenin vücut ısısındaki artış ve stres seviyesinin yükselmesiyle doğrudan ilişkilendiriliyor.
Ayrıca sıcak havanın neden olduğu sıvı kaybı, tansiyon dengesizliği ve uyku bozuklukları, gebelik komplikasyonlarını daha da artırıyor.
Uzmanlara göre, iklim krizinin etkisi en çok düşük gelirli ülkelerdeki hamile kadınları vuruyor.
Klima, temiz su ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, gebelik sürecini daha da riskli hale getiriyor.
Afrika, Güney Asya ve Orta Doğu’da sıcaklığa bağlı anne ve bebek ölümlerinde son yıllarda artış gözlemleniyor.
Küresel sağlık otoriteleri bu tabloyu “görünmeyen bir halk sağlığı krizi” olarak tanımlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, sıcak hava stresine bağlı doğum komplikasyonları son 20 yılda iki katına çıktı.
Uzmanlar, bu durumun yalnızca sağlık hizmetleriyle değil, iklim politikalarıyla da doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.
Bilim insanları, sağlık sistemlerinin iklim krizine uyum sağlaması gerektiğini belirtiyor:
-
Gebe kadınlar için “sıcaklık uyarı protokolleri” oluşturulmalı.
-
Doğum öncesi takiplerde çevresel faktörler de değerlendirmeye alınmalı.
-
Kent planlaması ve barınma politikaları, iklim dayanıklılığı esasına göre yeniden tasarlanmalı.