Bisikletiyle kaza yaparak hayatını kaybeden 14 yaşındaki Yiğit Cem'in ölümüyle ilgili, bisikletinin fren tellerinin akranları tarafından kesildiği yönündeki şüpheler, olayı Türkiye gündemine taşımıştı. Soruşturma ilerlerken, adaletin peşini bırakmayan acılı aile, iddia edilen faillerin çevresi tarafından yoğun tehdit, psikolojik baskı ve fiziksel saldırılarla karşı karşıya kaldı. Ailenin bu baskılar nedeniyle yaşadığı yeri değiştirmek zorunda kaldığı öğrenildi.
Yiğit Cem'in bisikletiyle geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirmesiyle başlayan süreç, kaza sonrası yapılan incelemeler ve ailenin şüphesi üzerine bambaşka bir boyut kazandı. Bisikletin fren sisteminde tespit edilen hasarın, kaza sonucu değil, kasıtlı bir sabotaj eylemi olduğu iddiası gündeme geldi. Aile, fren tellerinin akranları tarafından kesildiğini öne sürerek adli makamlara başvurdu.
Savcılık, olayı basit bir kaza dosyası olmaktan çıkarıp, "kasten ölüme sebebiyet verme" şüphesiyle soruşturmayı derinleştirdi. Şüpheliler arasında Yiğit Cem'in çevresinden bazı çocukların olduğu iddia edildi. Yiğit Cem’in ailesi, oğullarının ölümündeki şüphe perdesini aralamak için verdikleri hukuki mücadelede ağır bir bedel ödedi. Sabotaj iddiasının yayılmasıyla birlikte, iddia edilen faillerin yakın çevresi tarafından aileye yönelik sistematik bir yıldırma kampanyası başlatıldı. Yiğit Cem'in katili olduğu düşünülen çocuğun anneannesi: "Öldüyse öldü, bizimki de çocuk!" açıklamasında bulununca Yiğit Cem'in annesi dayanamadı ve "Benim oğlum öldürülürken çocuk değil miydi?" diyerek sitem etti.
Süreç hala devam ediyor. Anne Nazlıcan Aygün mücadeleye devam ediyor.

