Sosyal medyada yaptığı ekonomi analizleriyle geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren Paramedya ekonomi yazarı Metin Yüksel son yazısında İsrail Filistin çatışması üzerinden piyasa analizi yaparken çarpıcı ifadeler kullandı. 

 

Sosyal medyada yaptığı ekonomi analizleriyle geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren Paramedya ekonomi yazarı Metin Yüksel son yazısında İsrail Filistin çatışması üzerinden piyasa analizi yaparken çarpıcı ifadeler kullandı. 

 

İşte Metin Yüksel'in o yazısı; 

 

İBNİ-HALDUN 14 yüzyılda ‘’coğrafya kaderdir’’ derken, dağları-ovaları-yeraltı kaynaklarını vs kastetmiştir. Tüccarlar bir yerden bir yere giderken, insanlar beslenirken vs sorunlara bakıp, söylediği tartışmalı da olsa hala geçer akçe bu kelimeyi endam etmiştir. Günümüzde coğrafyanın sınırlarını belirten birçok aparat var: Etnik köken, din ve de finans. İslam/Hristiyan coğrafyası, Şii Sünni coğrafyası, Arap coğrafyası ve de finans /ekonomi coğrafyası.

Ortadoğu karışınca, ’kaderimize kederlendiğimiz’’ bir döneme daha girdik, HAMAS militanları İsrail’e 7 noktada girince coğrafya kedere dönüştü. Bir taraftan MISIR bir taraftan İsrail’in abluka altına aldığı coğrafyada kaderine terk ettikleri FİLİSTİNLİLER demir kubbeleri aşmıştı. Aslında ‘’adam köpeği ısırınca’ haber oldu; yoksa ‘’mutat gerginlik’ her daim o kutsal topraklarda vardı, 30 yılda savaşsalar ‘’devlet’ ’çıkaramayan topraklar, İngiltere/Fransa 30 yıl savaşınca bakmışlar ‘’Barış’ ’olmadan ‘’güç ‘’ olmuyor, araya 3 tane ‘’tampon ülke ‘’yapmış ve savaşı unutmuşlar. Yani coğrafya kaderdir doğru da olsa akıl onun getirdiği zorlukları aşabilmek için var. Fiziki olarak ‘’dağları delip’ ’yol yapan akıl Ortadoğu da Barışı akıl edemiyor. 7 Ekim tarihinde başlayan savaş sosyal medya üzerinden yürütülen algı (bu ara en çok etki alanı oluşturan mecra, aklı selim herkes kamu bile bu sosyal medya ilişkileri üzerinde olmadık çıkarsamamlar yapıyor) ile beslenen bir ‘’analiz zenginliği’’ yaşattı, Mescidi Aksa’nın kutsallığı, Gazze/Batı Şeria coğrafyası, Siyonizm, İslamiyet ama her şey. Velakin bu coğrafyanın bizim borsamızı niye bu kadar kederlendirdiğine gelemedik bir türlü. ’Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi’’ olanlar cemiyetinin sayın yöneticileri tarafından yeterince aydınlatıldık.

 

SYKES-PİCOT ikilisinin (1916 yılında Fransa ve İngiltere’nin çıkarları için çizilen sınır) ‘’çöl’’ üzerine çizdiği sınırlar kadar ‘’kırılgan’ ’olan BİST nasıl oluyor da bu Savaşın göbeğindeki İsrail Borsası kadar düşüyor. Hal böyle iken ‘’BİST’in bütün yatırımcıları’ ’birleşin edebiyatı üzerinden geçmiş krizler üzerinde ‘’Hafıza ve Eylem ‘’oluşturma ‘’suni teneffüs’’ ten öteye gitmiyor. NEDEN BİST İSRAİL kadar düşüyor?

 

Savaş haftasında BİST Haftalık bazda %4.17 düşerken, İSRAİL Borsası 6.48 Gazze’ye sınırı olan MISIR borsası ise kayıpsız atlatmış, Petrol ve Altın ise kayıplarını geri almış.

 

Beşerî coğrafyanın irrasyonel davranışı, siyasetçinden yatırımcısına kadar kendisini hissettiriyor. ‘’Coğrafya Dili’’ mi etkili oluyor, yoksa savaş ‘’zafiyetlerini mi ‘’ortaya çıkarıyor. Ancak nasıl olurda BİST ‘’Endeks Mühendisliğine’’ rağmen bölgede en çok kaybeden borsalardan oluyor.

 

’FİNASAL/EKONOMİK’’ coğrafyada ki konum ve kaderimiz mi acaba ‘’siyasi coğrafyadaki” kaderimiz etkiliyor. ‘’Havuz Coğrafyası” üzerinden mi bakmak gerek. Arjantin ödeme krizine düşer olan bize olur örneği misali. Bir bakıma artık sınırları belli olmayan, dağı, denizi gibi engelleri olmayan teknoloji çağın da ‘’finansal coğrafya’’ içindeki kırılganlıklarımız mı bunu tetikliyor? Savaş üzerinden piyasa analiz yaparken, makro anlamda uluslararası finansal coğrafyanın etkisi mi, mikro anlamda kaynak kullananların ve kaynağı yöneltenlerin politikaları mı analiz edilmeli, kısacası SERMAYE PİYASASI DÜZENLEMELERİ, PİYASANIN YAPISI, LİKİDE, KREDİ HACMİ VS gibi kırılganlıkları artıran sistemik sorunlara bakmadan analiz yatırımcı açısından ne kadar doğru olabilir.

 

 

’Beklenen Kar Geldi, Beklenen Yar Gelmedi! BİST’e bakınca coğrafyası ‘’KEDER’ ’yabancı gelmiyor, fonlara gondiklesen çare olmuyor. Kredi canlı bomba.  Biriken sorunlar masa altında ‘’metan gazına” dönüşüyor ve bir gün patlıyor. Halı altına süpürmesek!

 

Risk yönetimi; ‘’Risk almak ‘’değil’’ yönetebileceğin riskleri’’ almaktır, 1 koyacağız 3 alacağız derken üçün birinin alındığı bir coğrafyada, ‘’yönetilebilir risk ‘’disiplinin de olmadıkça, değil ‘’Sınırlarımız’’ da mahalle kavgasında bile kaybedersin, Çernobil başta olmak üzere, radyasyon bize dokunmaz diyen sevgili merhum bakanımız CAHİT ARAL yaklaşımı irrasyonellikten ‘’Kader’imizi değiştirebilme gayreti olmalıdır.

 

‘’İzi sürülemeyen’’ kredi hacmi (4/5 ay gecikmeli) veri olmadan her gün ‘’değişmeyen anekdotlarla” yatırımcı umudunu diri tutmak irrasyoneldir.

 

Halka Arz sermaye piyasasını temel işlevi ,hatta bu işlevin yerine getirilmesi için şirketlerin halka arz teşvik edilmeli, pazarlar yeniden düzenlenmeli, ’travmatik şüphe’ ’üzerine piyasalar düzenlenmemeli, halka arzların mevcut piyasa riskini artırıcı yönlerini ortadan kaldırıcı düzenlemeler yapılmalı (likidite, kredi hacmi, manipülasyon), şu anda halka arzlarda ki yaklaşım şirket risklerini yatırımcıya (yatırım fonları ve bireysel küçük yatırımcı)transfer edilmesi ama sağlığı bozulan piyasada bu durum “ metan gazının” yoğunluğunu artırmaktadır.

 

Miyoplaşan ‘’küçük şirket’’ manipülasyona açıktır yaklaşımı, sermaye piyasası ‘’muteber veteran’’ kişileri tarafından kullanılan yaygın bir argüman. Maalesef bu kişiler, son halka arzlarda halka açıklık oranı ‘’milyar’’ TL civarında olan hisselerde olan biteni görmezlikten gelirken, bu ‘’manipülatif halka arzların” yarattığı kredi genişlemesini görmüyorlar.

 

Halka açıklık oranın artması sağlıklı piyasanın işleyişi için gerekli ‘’yoğunlaşma riskinin’ ’likiditeyi emmesi, hacimsiz düşüşlere zemin yaratmaktadır. Bu da ‘’tuş refleks’’li yatırımcıyı harekete geçirip, marjin call riski ile de otomatik satışlarla paniği körüklemektedir.

 

’Endeks mühendisi’’ büyük oyuncuların ‘’imtiyazlı’ ’krediye erişim olanaklarının doğuracağı risklerin bilinmezliği Ortadoğu’da atılan bombalarda daha fazla risk doğurmuyor mu? Çok yakın bir örnek kendisi ile hiç tanışmadım (hemen hemen piyasa oyuncularını tanırım, demek ki karşılaşmamışım, cuma günü vefat etti onun kredisi veya hesapları üzerinden oluşabilecek satış riski de ‘’kredi/likide) riskinin bir parçası değil mi?

 

Borsanın yatırımcı sayısının artması değil tabana yayılması esası bu ‘’likide kuraklığına” çare olacaktır, ancak BİST ne olacak derken bu ‘’piyasanın temelini” bozan bu unsurlar göz ardı edilip, BİST özelinde ‘’Hamasi ‘’nutuklar atmamak gerek, ya da biz neler gördük deyip 1980 den bugününe ‘’Hafıza Konsolidasyonu’ ’yapmamak gerek.

 

Yatırımcının aklının kiralayanların, kira ödeme güçleri ile bilginin yerini kendi risklerini yönetebilecekleri kurumsal bilginin oluşmasına destek verecek gönüllü veya yasal süreçler oluşmadıkça biz daha çooook ‘’şaşkın yorumlarla” piyasa analizi yaparız.

 

Asıl olan ‘’makul’ ’değil ‘’malum’’ şüphelidir.

 

TEK DOĞRU ‘’haber’ ’nerede geldi, önce buna bakıp piyasanın çürük temellerinin çatırdayacağını bunun da atılan ‘’roketlerle” alakası olmadığını söylemekten geçiyor (sosyal medya roketleri değil)!

 

Coğrafya bir ülkenin kaderini etkileyen faktörlerden biri, ama tek başına belirleyici değil, ülkenin ‘’kederini” coğrafya ile açıklamak yetersiz. Daha da önemli olan ‘’coğrafyanın sunduğu’’ avantajların nasıl yönetildiği, kurumsal yapılar, kural bazlı yönetimlerimler, kaynakları kullanmak ve dağıtmak için kurduğu mekanizma. Ekonomik katılımı teşvik eden, mülkiyet hakkın yasal güvenceler altına alan’ ’kapsayıcı kurumların varlığı’ oluşmadıkça, kırılgan piyasaların kırılganlığını artıran ya da güçlendirmeyen bütün sistemlerin riskini ‘’DIŞSAL’ ’olaylar belirler.