Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci patates ve soğandaki fiyat artışlarını da sık sık dolar kuruna yaptığı yorum gibi değerlendirerek spekülatif olarak yorumladı. Sözcü Yazarı Murat Muratoğlu'nun önceki gün yazısında bahsettiği 'cücük lobisi' bakanın açıklamalarıyla gerçek oldu.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Bloomberg HT’te Cüneyt Başaran’ın sorularını yanıtladı. İşte Zeybekci’nin açıklamalarından satır başları:

Ben bir ekonomi bakanı olarak kur ve diğer alanlarla ilgili yeni dönemde bakanlıklar tasarlandı ama soğana gelelim… Vatandaş için bakıyorum. Soğan ve patates ne kadar önemli enflasyondaki 1.62 aylıkta 0.38'i patates ve soğandan geliyor.

Bu haksızlık Türkiye'ye. Sebep ne? Üretim düşüklüğünden dolayı değil. Şu andaki sıkıntı patateste, biliyoruz bazı yerlerde spekülasyon amacı ile depolamalar var. Sadece mayıs ayında, yüzde 35 arttı. Buna göz mü yumalım? Türkiye'nin 4.5 milyon ton 2 milyon ton patates üretiyor. Bizim bu konuyla ilgili düşündüğümüz alan bu spekülatif. Vahşice bir saldırı Türk ekonomisine saldırı.

Biz burada şartlı adet miktarı belli. Sadece ve sadece Türk lirası ödeyerek alacağımız şekilde dizayn ettik. Herkes elini ayağını denk alsın. Göreceksiniz bizim muhalefet, Türkiye'yi patates soğan ithal eden hale geldi doiyecekler. Rakamın içinde yüzde 2 seviyesinde bir müdahale olacak. Gerekirse bu müdahaleler. Spekülatörün değil üreticisinin cebine gitmesini sağlayacak biziz.

Çıkıp bunu bu şekilde kullanacaklarını biliyorduk. Ne soğan tarlası bilirler ne patates tarlası bilirler. Enflasyon faizin tetikleyicisi ise bunun Türkiye'ye maliyeti var. Bu artış çiftçinin cebine gitmiyorsa buna seyirci kalmak bu anamuhalefetin politikası olabilir ama net olarak enflasyonla mücadelede haklısınız.

KUR ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALI

İthalatçıların bunu yönetmekle ilgili, vadesi geldiğinde kuru garanti altına alma var. Orada maalesef heves de var ya şöyle olursa diye. Oynak kuru kimse istemez. Öngörülebilir olmalı. Belirli sürelerde +1 -1 ile geleceği görebilmeniz lazım.

OYNAKLIKTAN ETKİLENİYORUZ

Türk Lirası veya kurun oynaklığından etkilenmemiz son derece normaldir. Özel sektörün planlamasını yapması lazım. Aldığımız tedbirlerle de… Döviz kredisi kullanmasını azaltmak. İlave bazı önlemler de olabilir. Merkez Bankası'nın döviz satarak kura müdahale etmesine karşıyım.

Reel sektör gözüyle bakıyorum ben. Özel sektör eliyle yapılıyor bir şeyler. Türkiye büyüyecekse böyel büyüyecek. Reel sektör eliyle yüzde 7.4 ile büyüdük.

Reel sektörün varlıkları gerekse Türkiye'nin döviz tadilat hesapları yurt dışı varlıklar burada bir sıkıntı görmüyorum. Neden reel sektör borçları arttı. Türkiye reel sektörleşiyor. Özelleşiyor Türkiye ekonomisi. Türkiye büyüyecekse bunu özel sektörle yapacak. Özel sektör üçüncü havalimanını yapıyor. Hastaneler bir çok enerji yatırımları son 10 yıl içindeki hemen hemen tamamı yüzde 99'u. Özel sektör eliyle veya doğrudan yabancı sermaye ile yapılıyor. Türk ekonomisi 3.5-4 kat büyüdüyse bu son derece normaldir.

‘BANKACILIK KÂRLILIĞI DÜŞTÜ DENİYOR…'

Son dönemde Türkiye'nin faiz oranları 13'lerden 12'lerden 6-7 puanlık bir artış yaşadıysa Türk ekonomisin realitesinden kaynaklanan bir şey değil. Bu dönemin özelliğinden kaynaklanan seçimlere doğru giden ve speküle edilmeye çalışılan her şeyle ilgili kredi derecelendirme kuruluşlarının negatif yaklaşımları en son notunun düşürülmesi bankacılık sistemiyle ilgili diyor ki bankacılık karlılığı düştü diyor. Kredilerin geri dönüşüyle ilgili risk arttı diyor. Tüm bunlara baktığımız zaman Türkiye ortalaması kamu ve özel sektöre baktığımız zamana yüzde 15-16.

Kredi içindeki sorunlu kredi oranı yüzde 2.9 seviyesinde en yakın şu an bize Polonya yüzde 5'ler civarında.

TİCARET SAVAŞLARI HAKKINDA…

Trump Great America, First America idi. Amerikan malı tüket üret gibi yaklaşımları vardı. 2012 yılında başlayan parasal genişleme doların değerlenmesi Bunların hepsi bizim öngördüklerimiz. Aşırı değerli dolar sürdürelibilr değil ABD ekonomisi için diyordum. Faizlerin yükselmesi gündeme geldi. Euro'nun değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz dedi. Bu bir avantajdır. Diğer ülkelerde aynı ürün aynı marka aynı model. Trump bunu bir fırsat bildi. Popülist olarak ticaret savaşlarına başladı.

Amerika diyor ki ben dünyanın jandarmasıyım savunma harcamam yüksek, haksız rekabet var ben de buna karşıyım diyor. 19 milyar dolarlık dış ticaretimiz var. İthalatımız var.

Kendileriyle bir kere telefonla konuşma şansımız oldu. Onlar bize 260 milyon dolar civarında ekstra vergi koydular ithalatın üstüne. Gelecekte bu devam edecek. Biraz daha artarak, otomobille ilgili bir soruşturma var bunu biliyoruz. Biz de aynı şekilde cevabını veririz.

OHAL tehditi ortadan kalktı mı bir tehditle ilgili buz dağının ucuydu. Terörü en yakın yaşayan en güçlü ülkeyiz.

Biz dünya ekonomi ailesinin bir üyesiyiz. Türkiye olağanüstü halle anılan bir ülke olmamalı. Cumhurbaşkanımız söyledi biz de bu konuda hemfikiriz.